Overblog
Editer l'article Suivre ce blog Administration + Créer mon blog
29 mai 2010 6 29 /05 /mai /2010 19:31

 

 


 

  Aris  Arda  arkadaşın    çevirisini yaptığı “Rus Arşivlerinde   Kürdler”  adlı  yazı serisini  okuduğum  zaman   19. yüzyılın  sonu ve  20.yüzyılın   ilk   yıllarda “Rus-Kürd”   ilişkilerinin    geçtiği    her yerde   Abbdulrezak Bedirxan   ismi  geçiyor..     Bu  konuda  Kamil  Bedirxan  ve   Prens  Shachovski’nin anlatımlarına  bakmak yeterli olacaktır..  

Bugüne   kadar   Bedirxaniler  üzerine   okuduğum   bir  çok çalışmada        Abbdulrezak  ve Kamil Bedirxaniler      ya  tümden  görmezlikten  gelinmiş,  yada  onlara  dair   kısa    bir   açıklama  ile yetinmişler.

Elbette  bu  realitenin  bir çok  nedeni   var..  Kuzey Kürdistan bazında   düşünüldüğü zaman,   Kürd  tarih  yazımıyla  uğraşan  kadroların    esası  Türk  ve  Batı  dilleriyle  daha  yakın  ilişkiler  içinde  olduklarından  dolayı   Bedirxanilerden     Mir  Celadet ve Mir  Kamuran  ile    daha yoğun bir  şekilde    ilgilenmişler..

Mir  Celadet ve Mir  Kamuran      nasıl   İngilizlerden  yana  tercihlerini  koyarak  birinci  dünya savaşı  sonrasında (1919) Major Noel’in   önüne  düşürek     Kuzey Kürdistan’da   bir  çok  alanda    Kürd  şahsiyetleriyle    görüşmeler  yapmışlarsa,    Abbdulrezak  ve Kamil Bedirxanilerde   Rus  cephesinde  ve hemde   savaş  esnasında  bunu yapmışlardı..

Hepsinin    ortak amacı  “bağımsız Kürdistan” dı..

Bazıları  İngilizlerin yardımıyla,  diğerleri Rusların yardımıyla   bu  işi  başarabileceklerine  inanıyorlardı..

Ama, bir gerçek  var.. Birinci  Dünya Savaşının   öncesinde/esnasında  ve sonrasında Abbdulrezak Bedirxan ve Kamil Bedirxan    açık bir şekilde  Rusların  saflarında  Osmanlılara karşı savaşmışlardı..   Bu anlamada   onların  işleri  daha zordu..  Çünkü,   Rusların  saflarına   kazandırmak  istedikleri  Kürd şahsiyetleri     sadece     onların    onların  önerilerini reddetiyorlardı,  hakaret ve  küfürlerle   onlara  cevap veriyorlardı..(Örneğin   Kör Hüseyin Paşa’nın  Kamil Bedirxan’a  verdiği   ve sonrada  pişman  olduğu cevap)

 

Abbdulrezak Bedirxan ve Kamil Bedirxan’ın  “yetim”  kalmalarının  bir başka  nedenide 

Rusça  ve  Farsça  bilen   kadro  eksikliği de  bu  konuda  ciddi  bir   rol  oynadığıdır..

 

Ayrıca   Kuzey Kürdistan’da   tarih yazımı ile  uğraşan  Kürd  kadroların  ezici çoğunluğu   liberalizme   kayan    “eski   komunist”    yada   sol  yelpazeden  gelen kadrolardır..   Bu  eski  ideolojik  duruş  da  Rus  çarlığı  ile  girdikleri  ilişkilerden  dolayı

Abbdulrezak  ve  Kamil Bedirxanileri   görmezden  gelebilir..(Celilê Celîl’in     Abdulrezak’a  dair   bir çalışması var)

 

Kuzey Kürdistan’da   19.yüzyılın sonu  ve  20  yüzyılın  başında  Bedirxanilerin  Kürd  hareketinde   el atmadığı   hiç  bir alan kalmamıştır..  Kürd basını, Kürd siyasal  örgütlemeleri, diplomasi  ve  kısacası  her  alanda   Bedirxaniler vardı.   Emir Ali Bedirxan, Abdulrahman Bedirxan,  Kamil  Bedirxan,  Abdulrezak Bedirxan,  Salih Bedirxan,   Midhad Bedirxan,  Şamil Bedirxan, Necip Paşa,  Celadet ve Kamuran Bedirxan   vs vs...

Bedirxaniler  süreci     Kamuran Bedirxan ile birlikte   bir anlamda  sona erdi!!!

Geçmişte  yaşanan  Kürd direnişlerinde    şehid  düşen  Kürd   önderlerinin    torunları   bugün   dedeleri hakkında   bir dizi araştırma  yapıyorlar..

 

Ama,  Bedirxanilerde   bu durum söz  konusu değil..

 

Geçenlerde    sayın  J.Blau’nun  Fransızca   2002  yılında  Paris’te   Privat yayınları tarafından  basılan   “Le  Crepuscule  Ottoman” (un  Français  chez le  dernier  Sultan)   adlı   kitaba  dair  bir yazısını  okumuştum.

 

1880’lerde     doğu  dilleri konusunda    eğitimini  yapan   Bertrand  Bareilles   adlı   bir  Fransız   İstanbul  gidip    oraya  yerleşiyor.   Bertrand  Bareilles     İstanbul’da    Fransız  Dili ve Edebiyatı   derslerini veriyor..  Daha  bizim  Fransızca  hocamız    2. Abdulhamid’in   çocuklarına   öğretmenlik  

yapıyor.. Bertrand  Bareilles      Yıldız  Saray’ında  olduğundan dolayı  bir  çok  meşhur   şahsiyetlerle karşılaşıyor  ve   anılarının bir çok yerinde  Kürdlerden de söz ediyor. 

 

Bu  Kürdlerden  biri de Abdulrezak  Bedirxan dır.

 

Bertrand  Bareilles     “bir  Kürd  dostunu da  yemeğe  davet ediyor”...

 

Bertrand  Bareilles’in  eşi   Leontine  hayretler  için  “ Ortaköyde   bir  Kürdün işi  ne?. Burada  yalnızca     gürültü ve patırtıdan uzak   kendi  halinde   Ermeni  komşularımız  var..   Bu  Kürd   Emir  Abdulrezak Bedirxandı.  Eğer  Leontine   dişlerine kadar   görkemli bir   şekilde   silahlanmış   eşkiyaları  bekliyorsa, büyük bir hayal  kırıklığına  uğrayacaktır..  Prens  Bedirxan   rafine edilmiş  kültürlü  bir diplomattı.   7  dile   tam  hakimdi.   Fransızca, İngilizce, Rusca, Arapça, Persçe,  Türkçe ve  Kürdçe biliyordu.   O, Botan Ermiri  ve  uzun süre  başarılı bir şekilde   Osmanlı Ordusuna karşı savaşan,   Kürdlerin  bağımsızlık kahramanı  meşhur  büyük Bedirxan’ın torunuydu.

Abdulrezak  Bedirxan   Tahran’dan  geliyordu..  O   orada Türkiye’nin Büyük Elçisiydi.  Abdulrezak      Kürdlerin acınacak   durumlarının  kendisine  çok dokunduğunu,     Kürdler  hem  Persia,  hem Anadolu’da  ve hem de  Yukarı Mezopotamya’da     sefillik içinde  ve   kötü  müameleye  tabi tutuluyor,   Kürdlerin  en  büyük talihsizliği    Pers, Türk ve Arap  milletleri tarafından   kuşatılmış  olmalarıdır, diyordu.  Bu   3  millet  Kürdlerden  sayısal  olarak  daha büyük ve  daha güçlüler.   Sürekli olarak  Kürdlerin  topraklarını  kırpıyor ve  Kürdleri eziyorlar.

 

Cilliere  Prens Abdulrezak’a   dedenizi  tanıdınız mı?  Nasıl bir adamdı?  Gerçekten de  100  çocuğu varmıydı?    Abdulrezak Bedirxan  gülüyordu:   Çok  şey  söyleniyor!!!  Bazılarına   göre  100,  diğerlerine  göre “yalnızca”   50  yada  60...    Doğrusunu   tam bilemiyoruz..   Kesin  olan  bir   şey      o   öldüğü zaman  21 oğlu ve  21 kızı  hâlâ  yaşıyordu.  Bana gelince   ben onu  çok az tanıdım.   1847 yılında     o   Eruh  Kalesinde    kuşatılıp ve  Osman Paşa’ya  teslim olduğu zaman ben  bir yaşındaydım..  O   20 yıl sonra   şam’da  sürgünde   öldü,  fakat bizim karşılamalarımız seyrek ve kısaydılar..”

 

Daha sonra   sohbetler   Kürd  Hamidiye Alaylarının  yaptığı  Ermeni  katliamlara  geliyor..

 

Abdulrezak Bedirxan:

 

“Benim  dedemin tutsak edilmesi ile birlikte,  birleştirilen ve  huzura  kavuşturulan   tüm  memleket   kaos  içine  yuvarlandı..  Sefalet yeniden  hortladı ve  onunla  birlikte   kaos ve  güvensizlik ortamı....  Bölgeye  gönderilen  Türk    valiler   ne  şimdi ve  ne de    hiç bir zaman    bir Kürd  şefinin  sağladığı  otoriteyi     sağlayamazlar.  Durum  böyle  olunca     Saray  için   kendi  bayağı    işlerini  haletmek için  bir kaç yüz ve hatta  bir kaç bir   sivili   bulmak  çok kolaydır.   Biliyorsunuz    Türkler, Asurleri   katletmek  için   her  Arapları  buldular.   Arnavutları  katletmek için  Sırpları;    Bulgarları  katletmek için  Yünanları   ve    tersine...    İhtiyaç   duyulduğunda    Kürdleri   katletmek için  Ermenileri  bulacaklar...

 

Bertrand  Bareilles,     Emir Bedirxan’ı   gelecekte   eşi olacak     istisnai  derecede  güzel ve  parlak  olan,   Mısır  Hidivi’nin   dişçisi   Viyana  asılı    Henrietti    ile  tanıştırıyor.. Bertrand  Bareilles     Abdulrezak ve  Henriette  evlendiklerinde        evlilik  şahidi  oluyor.. Abdulrezak ve  Henriette’in    bir  oğlu  oluyor   ve bir kazada  ölüyor.  Çiftin  bir  de  kızı  oluyor:   Avrupa’da  bale ve  koregraf   sanatçısı olan  üne  kavuşan    Prenses   Leyla Bedirxan...

 

Sultan  Bedirxan ailesine   büyük değer veriyordu..  Prens  Bedirxan  Yıldız  Sarayına   Chambellan(mabeynci)  olarak atandı..

Yine  onun  bir yeğeni  olan  Osman Paşa Bedirxan   daha önce   Emir  Subayı(yaver)  olarak   görev almıştı..

 

Emir  Bedirxan   ve  Bertrand  Bareilles   sık sık   Mısır  Hedivi   Abbas  Hilmi’nin  ve    eski Mekke Şerif’inin  torunu   Şerif   Ali haydar Paşa’nın evlerinde  buluşuyorlardı..

 

“Fakat  Polis  Kürd  Prensinden  şüpheleniyordu ve   onu takibe  almıştı.  Kuşkusuz   Kürd  tehlikeli bir adamdı.  Dedesinin   intikamını  almak  istemezmiydi?   Dedesinin  serüvenini yeniden başlatmayi, otonom ve  hatta  bağımsız  kürdistan   talep etme    rüyasını    görmüyormüydü?  Abdulrezak  Bedirxan    kararlı,  her   yanıyla  tam bir   inanç   adamı  ve   devrimciydi..””

 

 

 

 

 

Söz konusu   belgenin   belli bir kesimini   daha  önceki  bölümde    aktarmaya  çalıştım..  Daha   sonra  yine aynı  belgeden yararlanmaya  çalışacağım..  Önce  kısaca  Mîr  Bedirxan’ın      yaşamı  üzerine  durmaya  çalışağım..

 

Mîr  Abdurrezak Bedirxan   kimdir?

 

Mîr  Abdurrezak Bedirxan    Mîr  Bedirxan’ın   büyük  oğlu   Mîr  Muhamed   Necib  Paşa  Bedirxan’ın(1803-1869)     oğludur.    Mîr  Abdurrezak   1846   yılında     dünyaya   gözlerini açtı..(1)

Mîr  Abdurrezak    çocukluğundan   itibaren    babası tarafından    iyi bir   alması  için    gereken  kanallar  açılmıştı..  O  bir  yandan    doğu ve batı  dillerini  öğrenirken, diğer yandan   o  dönem     Kürd   Ulusalcılığının   doruğu  olan     büyük  Kürd  şairi  Haci Qadrî  Koyî’den(1815-1897)   dersler  alıyordu..  (geniş  bilgi  için   A. Aras  arkadaşın  makalesine  bakınız)

Bertrand  Bareilles  Mîr Abdurrezak’ın  .için “7  dile   tam  hakimdi.   Fransızca, İngilizce, Rusca, Arapça, Persçe,  Türkçe ve  Kürdçe biliyordu” diyor.(2)

Abdurrezak    ilk ve  orta  derece  eğitimini     İstanbul’da  tamamladıktan   sonra,     yüksek  öğretim  için  Fransa’ya  gitmek istiyordu.  Fakat   onun  bu istemi  Sultan tarafından  reddedildi..  Çünkü,  Osmanlı  Sultanı  Bedirxani  çocuklarının   Batı  uygarlığıyla tanışmasını  istemiyordu.(3)

Mîr  Abdurrezak   daha  sonra   Osmanlı devletinin   çeşitli  birimlerinde    görev  aldı..   Bunlardan  biri     Osmanlı Devletinin  Rusya   Büyükelçiliğinde “3.sekreter” (4) göreviydi.   Osmanlı devleti    Abdurrezak’ın  Ruslarla  girdiği  ilişkilerden rahatsız  olduğundan  dolayı   onu  geri  çağırıyor ve  Tahran’a     “Büyükelçi” (5) yada  “Elçilikte  ikinci sekreter” (6)  olarak   görevlendiriyor.    Osmanlı Sultanı    Abdurrezak’ın  İran’daki  faaliyetlerinden de   rahatsız  olduğundan   dolayı   geri  çağırıyor..  Abdurrezak   1892 yılında İstanbul’da     bulunan   Rus  Büyükelçisinin  yardımıyla   İstanbul’u  terkederek  Sewastapol’a  ve  oradan  Tiflis’e  geçiyor..(7)  Başka  bir kaynakta    Abdurrezak’a   dayanarak   İran   yolundayken   geri  çevirmek istediler..  O   İstanbula’a   geri  dönmeyi reddederek  Tiflis’e   geçtiğini  söylüyor.(8)

Sonuçta  Mîr  Abdurrezak  Rusya’ya geçiyor.   Onun amacı     Kürdlerle  doğrudan   ilişki içinde  olmak  için Erivan’a  geçmekti..  Osmanlı  devleti    Mîr  Abdurrezak’ın    Rusya’da  bulunmasından  rahatsız  olduğundan  dolayı    tüm  diplomatik  imkanlarını  seferber ederek  Rusya  üzerine  baskı  kurmaya başlıyor..  Abdurrezak   zorunlu  bir şekilde Rusya’yı terkederek   Londra’ya  geçiyor. Abdurrezak  Londra’da  bulunduğu  sırada    Ermeni   örgüt  ve  şahsiyetleriyle  ilişkiler  sağlıyor..(9) Bazı  kaynaklara  göre   Sultan   Mîr  Abdurrezak’ın  Londra’daki   faaliyetlerinden  rahatsız  olduğundan   dolayı  babası  Necib Paşa  üzerine  baskı  kurarak    onu  İstanbul’a  getirtiyor..(10)  Diğer  kaynaklara  göre ise   Necib Paşa’nın   rıcası üzerine   Sultan  tarafından afediliyor(11)

Mîr  Abdurrezak   İstanbul’a  geri döndükten sonra  Sultan  Abdulhamid  tarafından  “Büyükelçiliklerin   işlerinden sorumlu   diwanın  başkanlığına”(12) getiriliyor.   Bazı kaynaklara  göre ise “Sultan  Bedirxan ailesine   büyük değer veriyordu..  Prens  Bedirxan  Yıldız  Sarayına   Chambellan(mabeynci)  olarak atandı..” (13) deniliyor..

 

Tüm  kaynakların   paylaştığı    ortak  nokta   sayın Bertrand  Bareilles    dile   gibi   Mîr  Bedirxan      polis  gözetimi ve  takibi altındaydı:

 “Fakat  Polis  Kürd  Prensinden  şüpheleniyordu ve   onu takibe  almıştı.  Kuşkusuz   Kürd  tehlikeli bir adamdı.  Dedesinin   intikamını  almak  istemezmiydi?   Dedesinin  serüvenini yeniden başlatmayi, otonom ve  hatta  bağımsız  kürdistan   talep etme    rüyasını    görmüyormüydü?  Abdulrezak  Bedirxan    kararlı,  her   yanıyla  tam bir   inanç   adamı  ve   devrimciydi..”(14)

 

Mîr  Abdurrezak    Sultan’ın  polisi  tarafından   sürekli  bir şekilde  takip edildiğini biliyordu.  Bundan dolayı    o,   İstanbul’daki   Rus  Büyükelçisi  Zinoyev   ilişki  geçerek   tekrar  Rusya’ya  geçmek  istediğini  bildiriyor.    Fakat  Rus   Büyükelçisi      Osmanlı devleti ile  ilişkilerini  bozmak  istemediklerinden   dolayı    bu  öneriyi reddediyor.(15)

 

1906’da  “Üsküdar  Belediye Başkanı”  ve  aynı  Sultan’ın   “İstihbarat Biriminin”(16)  başında olan  Rıdvan  Paşa’nın   öldürülmesinden  sonra   olay Bedirxanilerden  Abdurrezak  ve Ali Şamil  Bedirxan’ın   üzerine atıldı. Sultan’ın   bir   fermanıyla    o dönem    Osmanlı topraklarında ve  özellikle   İstanbul’da     yoğunlaşmış  3000 (17) cıvarında Bedirxani    farklı  yerlere  sürgün edildiler..    Rıdvan Paşa   meselesi  üzerine   çok  şeyler    yazıldı ve söylendi.  Bazılarına  göre bu  olay   “bir yol anlaşmazlığı”  sonucu,   diğerlerine  göre “İstanbul  hamal pazarına  hakim olma kavgası”   ve  başkalarına   göre “etnik  güç kazanma  hesaplaşması”   gibi    lanse  edildi..   Sonuçta   bo olay  sebep  gösterilerek   Bedirxanilere  ve   hatta  İstanbul  Kürdlerine   karşı  cadı  kazanı  kaynatıldı,  yoğun bir şekilde  Kürdler  işlerini  kaybettiler ve  sürgüne  gönderildiler.    Lice  asılı  “Kurdizade”   olarak    bilinen   Ahmed  Ramiz  1907  yılında   “Lutfi”  mahlasıyla “Emir Bedirxan” (18) kitabını   yazarak   hem  Bedirxanilerin  kısa tarihini ve  hemde  Ridvan Paşa  olayını   “Bedirxanilere  karşı  komplo”  olarak  değerlendirerek  “Bedirxanilerin  savunması”nı   üstlenmişti.(19) İlginç  olan   olan  Bedirxanilere  büyük övgüler  yağdıran  “kahraman  Kürd milleti”  gibi   tespitlerle  dolu  olan bu kitap   bir  Bedirxanilerden  biri tarafından  değil,  Liceli   Ahmet Ramiz tarafından   kalame alınmıştır.

Mîr  Abdurrezak Bedirxan  bir çok kişi ile birlikte önce  İstanbul’da  gözaltına alınıyorlar ve  daha   sonra “Trablus’a  ömür  sürgüne gönderiliyorlar”(20).  Başka  kaynaklara  göre  ise   onlar “Trablus’daki  bir hapishaneye “  gönderiliyor..  Daha sonra  Sultan’ın fermanıyla  Savunma bakanlığına bağlı bir  komisyon    Libya’ya  gönderiliyor ve  yapılan  gizli bir yargılamadan sonra  Abdurrezak   ve bir  kaç  kişi    mahkum  ediliyor..  Geriye kalanlar serbest  bırakılıyor.(21)

 

 

 

 

 

 

1908  yılında    Jön Türkler  yaptıkları  askeri  darbeden  sonra  bir    genel af  çıkardılar, fakat  bu  af Abdürrezak Bedirxan  ve Bedirxanilerden   başka  kişileri    kapsamadı.(22)    Burada   görülen   bir  gerçeklik var..  O  dönemler     “Genç   Türklerlerle”      “Genç  Kürdler”(Ferhad Pirbal)  arasında  bir  iktidar   kavgası  ve  ulusal  talepleri  konusunda  bir yarış/rekabet vardı..   Mîr  Abdürrezak Bedirxan   dört  yıl boyunca  sürgün/hapis   yaşadıktan  sonra   1910  yılında     serbest  bırakılıyor ve  İstanbul’a  dönüyor.

Mîr  Abdürrezak Bedirxan     İstanbul’a  döndükten   sonra      İttihat  ve Terekkiciler  tarafından  rahat bırakılmıyor.  Bu arada Mîr  Abdürrezak Bedirxan     İstanbul’da  bulunan    Rus  Büyükelçisi  Çarikov  ile   ilişkiye  geçerek     Rusya’nın  kendisine  sığınma  hakkını  ve  vize     vermesini  talep ediyor.  Çarikov,   o dönemin  Rus  Dışişler Bakanı  Sazanof ile   ilişkiye   geçerek     Abdürrezak’a  sığınma  hakkını  vermesini,   Erivan’a  yerleşmesini ve  orada  kültürel  çalışmalar  konusunda   kendisine  bir vazife  verilmesini istemektedir.(23)  Mir  Abdürrezak Bedirxan     “8  kasım  1910  yılında    Tiflis’e” (24)  geçiyor..   Bazı  kaynaklara   göre  ise     Mir  Abürrezak   önce Sevastapol’a  ve  oradan   Tiflis’e  geçiyor...  Fakat,    Rus  yetkilileri   onun  Erivan’a   geçişine  izin vermiyorlar.(25)

Mir  Abdürrezak Bedirxan      bir kaç  ay   Tiflis’de  kaldıktan sonra   Doğu Kürdistan’a  geçmeye  karar veriyor.(26)   İster  istemez   bu    gezi  boyunca    o Doğu Kürdistan’ın farklı  şehirlerine   uğrayarak   bir   çok Kürd  ileri  gelenleriyle  çeşitli   görüşmler  yapıyor. Mir  Abdürrezak Bedirxan   Doğu  Kürdistan’a  geçerken  esas  amacı      “Simko,   Seyid  Taha(Kürd   tarih kaynakları    Seyid Taha’yi hep  görmezlikten geliyorlar  .. Ama,  o dönemler   Kuzey, Güney ve Doğu  Kürdistan’da   tüm   siyasal faaliyetlerin bir yerinde  Seyid Taha  var. Ayrı  bir  makale de   ona  değinmeye çalışacağım) ve  Mîr  Mihê Giravî  gibi  Kürd şahisyetleriyle ilişki sağlamak  ve  Türklerin  bölgede  yürütükleri faaliyetleri  boşa  çıkarmaktı”(27)

Mir  Abdürrezak Bedirxan      bölgeye  geçtiği zaman   Türkler de  boş  durmuyorlardı..    Türkler  bizi dizi  imkan ve ilişkilerini harekete  geçirerek   onu   ölü yada  diri  olarak   ele geçirmek istiyorlardı.   Mir  Abdürrezak Bedirxan       1912  yılında     Türkler tarafından  Xoy  şehrinde  yakalanıyor.    Türkler  onu    Türkiye’ye  götürmeye  çalışırlarken  Simko  Şikak   “Xana Sor”  deresinde     kurduğu  bir  pusuyla   Mir  Abdürrezak Bedirxan’ı  kurtarıyor.(28)     Yine  bir  başka gelişmede     Türkler  1913  yılında   Hayri Bey  diye  birini alana gönderiyorlar..  Hayri Bey     Mir  Abdürrezak Bedirxan’ın  peşindedir..    O  Simko’nun  evde    olmadığını   düşünerek   Simko’nun   Dilman’daki  evine gidiyor ve karşısında  Simko’yu  buluyor..  Simko, Hayri  Beyi  tehdit ediyor(geniş bilgi için   Hawar’ın age  bakınız)

Aslında    Mir  Abdürrezak Bedirxan       Simko’dan  önce    babası   Muhamed Ağa’yi  tanıyordu.  1905  yılında  Simko’nun kardeşi Cafer  Ağa   Farslar tarafından   kaleşçe   bir  tuzakta  katledildikten   sonra     Muhamed Ağa   Osmanlılara  sığınmıştı ve İstanbul’da  kalıyordu.  Mir  Abdürrezak Bedirxan       Muhamed Ağa’yi  İstanbul’da  tanıyordu.. Celilê  Celîl,   Mir  Abdürrezak Bedirxan    ve   Muhamed Axayê Şikak’ın    Trablus’da   birlikte     sürgünde   olduklarını    söylüyor.. Fakat   Mamoste Hawar       1922’de  Güney Kürdistan’da  çıkan  “Bangi Kurdistan” adlı gazetenin   2. ve 3.  sayılarında  Şikakları  konu alan   yazı serisinde    Muhammed Şikak’ın  Rodos’da   sürgünde   öldüğünü yazıyor..(29)

 

Sonuç  olarak,  Simko’nun  babası   Muhamed Şikak’ın     Trablus   yada  Rodos’da    sürgünde   vefat etmesi      onun   Mir  Abdürrezak Bedirxan    ile   İstanbul’da    tanışması önünde  engel değildir.   O, dönemler  İstanbul’da  bulunan   ve  esası  sürgün edilmiş Kürdler arasında    geniş  ilişkiler vardı..

Simko  ve Mir  Abdürrezak Bedirxan       Doğu  Kürdistan’da    çok  ciddi    siyasal ve  kültürel faliyetler  içine  girdiler..  Bu  faaliyetlerin  en  önemlilerinden  biri    1912  yılının   sonu ve  1913  yılının başlarında   Doğu Kürdistan  Xoy şehrinde Abdürrezak Bedirxan’ın  başkanlığında  kurulan “Komela Cihanzanî” (Hizirvan), “Gihane” ve “Cihandani”(Hawa)  adlı  kuruluştu..  Bu yapılanmanın  esas amacı   Kürdler arasında  eğitim seviyesini   yükseltmek,  Kürd dilini geliştirmek,  Kürd  gençlerini Rusya’ya  göndererek    eğitmek, Kürdçe  gazete  ve dergiler  çıkarmak  ve  Kürdlerle  Ruslar arasında   dostluk  ilişkilerini  geliştirmekti.(30)

 

Ayrıca  Mîr  Abdürrezak Bedirxan    önderliğinde  kurulan  bu  yapılanmanın   en önemli  amaçlarından biride   Kiril  Alfabesine dayanarak  Kürdçe  bir  Alfabe  oluşturmaktı..  Mîr  Abdürrezak Bedirxan,   ö  dönem     Arap Alfabesinin  Kürd  diline  uygun  olmadığını   ve  Kiril Alfabesinin  kullanılması ile  birlikte  Kürdlerin  Rus  dili  ve  Avrupa  dillerine açılacağını    düşünüyordu.(31)  Mîr  Abdürrezak Bedirxan’ın    büyük  Rus  Kurdologları   olan    Marr ve    Orbili ilişkileri vardı.  Petersburg’a   gittiği zaman  bu iki  şahsiyetle   görüşmeler  yapıyordu. Mîr  Abdürrezak Bedirxan      bir  ara   Ruslardan   Orbili’nin   Kürdistan’a  gönderilmesini  talep etmişti..  Daha  sonra   Petersburg’a  yaptığı  bir gezi esnasında      Petersburg  Üniversitesinin   bünyesinde   Orbili’nin  başkanlığında  Kürd   Akademisinin  oluşturulmasını ve  yardımcılığına  Marr’ın  getirilmesini  önermişti.    Yine     Mîr  Abdürrezak Bedirxan      oluşturulacak yapılanmanın      Kürdlerin tarihi  üzerine    çeşitli kitaplar   yazmasını ve   Kürd  klasik  şairlerinin   eserlerini   Rus diline    çevirmesi yönünde   önerileri vardı.(32)  Doğu Kürdistan’ın  Xoy  şehrinde  kurulan “Komela Cihanzanî” (Hizirvan), “Gihane”/ “Cihandani”(Hawar)  adlı  oluşuma     bir çok    tanınmış  Kürd  şahsiyetleri  katılmıştı..   Bunlardan  Simko, Seyid  Taha  Şemzini,  Said Bey, Musa bey,  Şakir  Axa  Giravi,   Şeyh Abdulselam Barzani,   Murteza  Qulixan  vs vs. en   bilinenleriydi.(33)

Mîr    Adürrezak  Bedirxan  ve Şimko  Şikak’ın         önderlik  ettikleri   27.10.1913  tarihinde      D.Kürdistan’ın   Xoy  şehrinde     Kürd  çocukları  için  açılan      okuldu..  Eğer  biz   geçmişte  Kürdler arasında  yaygın olan     eğitim  odakları  bir kenara  bırakırsak   Xoy  okulu  Kürdistan’da  bir   ilki   gerçekleştirmişti...  Rusya’nın      o dönem   var  olan   eğitim sistemine dayalı  açılan    bir  okuldu.    Bu  okul  Kürdistan tarihinde bir   ilkti..   Avrupa  standartlarına  göre    şekillenen  bir kurumdu.   Okulun  inşa  sürecinde    Mir   Abdürrezak ciddi maddi  sorunlarla  karşı karşıya  kalıyor ve  Tiflis’de  bulanan bir Fransız arkadaşından     maddi  yardım istiyor.  Okul    öğrencilerin   ders  gördükleri   bir  sınıf,   yemek yedikleri  bir salon,  öğretmenler  odası,  küçük bir sağlık merkezinden  oluşuyordu.. Ayrıca     okulun  geniş bir bahçesi vardı.. 27.10.1913   tarihinde    okulun  resmi açılışı yapıldı..  İlk  önce    Kürd bir  din adamı   tarafından  okulun  önemi ve    Kürd ailelerinin   çocuklarını  okula  göndermesini teşvik eden  bir konuşma yapıldı.. Daha  sonra    Mir Abdürrezak   okul’un    inşası ve  eğitim programına  dair  bir konuşma  yaptı. En  sonunda  ise  Simko    Rus  Çarına    teşekkürleride  içeren    bir  konuşma yaptı(Ayrıca   Simko’nun  bu  konuşması  Rus Çarına  da    gönderilmiş ve cevabı da alınmıştı)(34)

 

Simko   Şikak   öğrenci  bulma      hususunu  üstlenmişti..  Simko  Doğu  Kürdistan’ın  bir    yerleşim  biriminde  8 ve 10  yaş arasında  değişen   29  öğrenci  bularak   Xoy’eye  getirilmişti..   Simko   Avrupayi  elbiseler  içindeki  öğrencileri  Xoy  şehrine   getirdiğinde   büyük bir tören   düzenlemişti..   Simko’nun   40 silahlı adamı  tarafından    eşlik edilen  öğrenciler   bir çok   çevrede   panik  yaratmıştı..  İran, Türkiye, Belçika, Almanya  ve İngiltere  gibi   ülkeler  ve  bölgede  bulanan   misyoner     çevreleri   bu  okula  karşı  tepkilerini  en  üst  düzeyde   gösteriyorlardı..  İlginç  olan   bu misyoner  çevreleri   bölgede  bulanan   Ermeni ve Asuri  tüm  okulları finanse ederken   sorun   yoktu, ama  bir  Kürd  okulunun açılışı karşısında   büyük  bir  panik  ortamına sürüklenmişlerdi(35).

 

Kürd  okuluna  karşı  panik   içine düşen Türkler, Almanlar   ve  diğer  güçler  Simko ve Abdürrezak  hakkında    en üst düzeyde    anti propaganda  yapıyor ve  bunların “Kürd çocuklarını  kafirleştirmeye çalıştıklarını”  yayıyorlardı..  Diğer  yandan  Türkler,  “Van’ın  Erdemit köyünde  bir okul açmak için   17500  lira  ayırdıkları ve ayrıca   başka  alanlarda   okul açmak için   2500  lira ayırdıklarını”  yayıyorlardı..

Almanya’nın   Musul  Konsolusu    Mir  Abdürrezak Bedirxan’ın    kardeşi   İhsan Bey ile  ilişki geçerek  “ Almanya’nın   10 Kürd  okulunu açma   yönünde  projesi  olduğunu ve  bu amaçla  Van  Valisi    Tahsin  Bey ile   gereken  görüşmeleri yaptıklarını”   söylüyor..(36)

 

Yani sonuç olarak   tüm bu  propagandaların  amacı    Kürdçe  okulu  boşa  çıkarmaktı..   Yoksa   daha  sonraki süreçte  ne  Türkler, ne Almanlar ve  ne de  bölgede  bulunan  misyonerlerin    hiç  bir  Kürd  okulu   girişimi  olmadı.

 

 

Mîr  Abdürrezak Bedirxan    Şeyh Ebeydullah  önderliğinde  gelişen  harekete  karşı  İngilizlerin aldığı     düşmanca    tutumdan  dolayı     onlara  hiç güvenmiyordu.. Ayrıca   İngiltere’de  kaldığı  sırada  İngilizlerin  Kürd meselesine  dair   yaklaşımlarının   negatif  olduğu   bilinci   onda    gereken  yeri  almıştı.. Mîr  Abdürrezak Bedirxan,    Kürdlerin   bağımsızlıklarını     Rusların  yardımıyla      kurabileceğine  inanıyordu..  O,   tüm   çabalarını  seferber  ederek    Kürdleri      Fars  ve  Osmanlı  devletine  karşı    Rusya’nın  safına   kazanmaya   çalışıyordu..  Çünkü,  Rusya  ile  söz konusu  iki  devlet arasında   tarihten  gelen   çelişki ve  düşmanlıklar vardı..  Ayrıca   Rusya  Kürdistan’a  komşu bir  ülkeydi..    Simko’yu    ve   Şeyh    Abdulselam  Barzani’yi  ve  Seyid Taha  gibi  Kürd  şahsiyetlerini    Rusya’nın  safına    çeken  Mîr  Abdürrezak Bedirxan dı..

Dr. Ali Kemal  „Çarçira  dergisinde“  Mîr  Abdürrezak Bedirxan’ın     Rus  Konsolos  yardımcısına  göndermiş  olduğu  bir  mektuptan  söz ediyor..    Söz  konusu olan mektup ta   Mîr  Abdürrezak Bedirxan   „Türkler   İran’ın   zayıflığınıdan kendi  çıkarları  doğrultusunda    yararlanmak istiyorlar.  Siz de   İranı  destekliyor ve   İran’ın  içişlerine  yapılan  her   müdahaleye   karşısınız.   Benim  Türklere karşı  isyanı  örgütlemem  için   sizin  yardımınızı  almayi    umuyorum..(  kaynak  Lazerev)  Lazerev’in de  vurguladığı  gibi   Rusya’nın  Van   Konsolosu     Kürd  sorunun   Rusya’nın   değerlendirmelerinde    önemli bir rolu  vardır.    Kürdistan’da  uzun  bir  süre  kalan  Gerdelewski   bu  hususa  dair  düşüncelerini   şöyle   formule  ediyor :   Rusya’nın    büyük bir   kültürel  sorumluluğu  var.  Rusya   Kürdleri  yanına  çekmek için  onlara   sosyal ve kültürel alanlarda   yardımcı  olmalıdır.   Kürd için   hangisi  daha  iyi?      Rusya’nın  safına  geçmek   yada    Osmanlı  devletinin  çerçevesinde  kalmak mı?     Bizim   onlara   şu  gerçeği anlatmamız lazım..  Rusların  kültürü  onlar için   Türklerinkinden   daha  iyidir  diye….(37)

Gerdelewski  1917  yılında  kaleme aldığı „İslam Dünyası“  adlı  eserinde Mîr  Abdürrezak Bedirxan  ve  Simko’nun   faaliyetlerine  dair    şu  tespitlerde  bulunuyor:   „Abdürrezak  yaşamının son   on  yılı boyunca Kürdistan’ın  iki  parçasındaki Kürdlerle  sürekli  irtibat halindeydi.  Özellikle   Simko(İran Kürdistanı)  ve  Kör Hüseyin Paşa, Şeyh Abdulkadir ve  Seyid Taha ile..  yürütüğü  tüm faaliyetlerden  onları  haberdar  ediyor..  O    ve   çalışma arkadaşları    Kürd  milletini   iki  zalim    hükümetinin  boyunduruğundan    kurtarmak  istiyorlardı“(38)

 

Zinar  Silopi’de    „Doza Kurdistan“  adlı eserinde  bu ilişkiler  üzerine  duruyor..  Silopi’nin  verdiği  bilgilere  göre : „ Birinci Dünya  Savaşının  başında(1914)  İsmail Ağa  Simko, Abdürrezak Bedirxan  ve    Şeyh Abdulkadir’in  oğlu  Seyid Taha( Silopi burada  bir yanlışlık yapıyor.  Seyid Taha   Şeyh Abdulkadir’in  oğlu  değil,  Şeyh Muhamed  Sıddık’ın  oğlu ve Şeyh Ebeydullah’ın  torunudur)Her  üçü  Rus  Çarıyla  bir antlaşma  yapmışlardı ve bu ilişki    Ekim  devrimine  kadar  devam etti“  diyor(age)

 

Kürd-Rus  ilişkileri konusunda     kaynaklar    bu  konuda  farklılık gösteriyorlar.   Adulyahya  Ali  Fetah   Mîr  Abdürrezak Bedirxan’a    dair  yaptığı  çalışmada  „Rus Çarı  2. Nicola  1889 yılında   Kürd  liderlerine  resmi  bir davetiye  gönderiyor..  Cawher(Simko’nun abisi) Şikak,  Seyid Taha Nehri ve Abdürrezak Bedirxan’dan  Rusya’yi  ziyaret etmelerini  istemişti.(39)

 

Hizirvan ise  davet edilenlerin “ Cewher  Şikak,   Abdürrezak  ve Kamil  Bedirxan”  olduğunu   yazıyor.(age)

 

Ama  görünen  o ki   tek bir  görüşme  yok   bu arada   Kürdlerle  Ruslar arasında  bir  çok  görüşme  yapılmış..  Bu  görüşmelerin   kilit adamı: Mîr  Abdürrezak Bedirxandır..  O,   Rusya’da  yürütüğü   diplomatic ve  siyasi  çalışmalar  neticersinde    bir dizi  Kürd liderini  ve  ileri gelenlerini  Rusya’nın   safına  çekmeye  çalışıyor..  Bu  arada  tabi ki karşılıklı  görüşmelerde  yapılıyor..

 

Mesela  Lazerev  bu   konuda  şoyle  diyor: “  Kafkas    Savaş Bakanlığı(KBO)  savaşın  başlangıcında  25 bin mavzer, 12  milyon  mermi, 20  yada  25   bin  Ruble  Kürd, Ermeni ve Asuri  ayaklanması  için ayırdı.   Simko….,  Seyid Abdulkadir, Abdürrezak  Bedirxan ve   diğer  başka   Osmanlı Kürd  liderleri   bu  plana   katılacaklarına  dair  söz verdiler”…. Diyor..   Nikitin’de   bu planın  doğru  olduğunu Kabul  ediyor  ve şoyle yazıyor: “ Bizim  bu  bölgede   görüştüğümüz   Kürd  şahsiyetlerinin  isimleri   aşağıdaki gibidir:   Bedirxan bey(Mir Abdürrezaktır), Gurgin Bey  Zaddeşt, Baro Xalo,  Şikakli Teymur Ağa, Abdullah bey,Beg Xani Binar, Kerim Xan, Pîr Beg  Herki,  Suleyman Xan Mansur,  El  Mamelik Zerza, Şino halkından, Hamza Salman Mameş ve  Türkler tarafından  öldürülen   Mukri  Serdarı’nın  oğlu  Alixan vs..(40)

 

 

Devam  edecek

 

1) . Bertrand Bareilles kitabında Mir Abdurrezaktan yaptığı aktarmada: “1847 yılında o Eruh Kalesinde kuşatılıp ve Osman Paşa’ya teslim olduğu zaman ben bir yaşındaydım.. O 20 yıl sonra şam’da sürgünde öldü, fakat bizim karşılamalarımız seyrek ve kısaydılar..” Bu alıntıda görüleceği gibi o 1846 yılında doğmuştur. Dr. Kemal Ali’nin 1986 yılında “Çarçira” dergisinin 2.sayısında çıkan makalesinde de 1846 tarihi Abdurrezak’ın doğum tarihi olarak veriliyor. Celilê Celil, K. Hizirvan, Konê Reş, S. Hirori vs.. 1864 yılını onun doğum tarihi olarak veriliyor.. Malmisanij’ın bu konudaki çalışmasında hangi tarihi verdiğini bilmiyor.. Kitap mısafirlerimin gazabına uğradı!!!
2) . Bertrand Bareilles age, sayfa 186
3) Konê Reş, Abdurrezak Bedirxan, Kovara Metin , hejmara 49, rupela 100.
4)Muhammed Resul Hawar, Simko(İsmail Axay Şukak) Bizutnewey Netewayeti Kurd, Apec, rupel 156
5) . Bertrand Bareilles age
6) M. R. Hawar, age, s.156
7) M. R. Hawar, age, s.157
8)Selim Hirori, Abdurrezak Bedirxan, jiyan, Têkîlîyên Sîyasî û Xebata Çandî, Silêmani, rupela 11..
9) Hawar, age sayfa 157,
10)Selim Hirori, age sayfa 11
11) Hawar, age sayfa 157,
12) K.Hizirvan, Rola Abdulrezzak Bedirxanî di bizava sîyasîya Kurdî de(1864-1918) Kovara Metin, 138,
13) Bertrand Bareilles age
14) Yukarıda age..
15) Lazarev’ten aktaran Hizirvan, age, sayfa 138
16)Hawar, age sayfa 157

 

17) Selim Hirori, age sayfa 12,
18) Osmanlı Kaynaklarında Kürdler Çalışma Grubu
19)Cemil Gündoğan, Kawa Davası Savunması ve Kürdlerde Siyasi Savunma Geleneği, Vate yayınları, sayfa 141
20) Hawar, age, sayfa 157
21) Celilê Celil’den akt K. Hizirvan age, sayfa 139

 

22) Cemil Gündoğan, age, s 141
23)Hawar, age, s 157,
24) Selim Hirori, age sayfa 16,
25) Hawar, age, sayfa 157
26) Hawar, age, sayfa 157,
27) K. Hizirvan, age, sayfa 139, Hawar, age, 286,
28) Celilê Celîl’den akt. Hizirvan, age sayfa 140,
29) Hawar, age, s 158,
30) Hizirvan, Celilê Celil, Hawar’ın age bakınız...
31) Hawar, age, s 163
32) Hawar, age, s 163
33) K. Hizirvan, age, sayfa 103,

 

34) K. Hizirvan, age, sayfa 104; Hawar, age s 167
35)Hawar, age 166-167
36)age, 167

37)Hawar, age, sayfa:  308

38)  akt  Hawar, age, sayfa: 308

39) K. Hizirvan, age   sayfa  145

40)Mucteba Burzuyi,    Barûdoxî  Sîyasî  Kurdistan  (1880-1946), sayfa  156,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Partager cet article
Repost0

commentaires